Çoğalan yapıların arasında, kalabalığa karışmadan var olabilen bir yaşam hayal ettik. Büyükçekmece Çakmaklı’da, mevcut dokunun içinde ama ona mesafeli bir sadelikle konumlanan, seçkin bir yerleşim öneriyoruz.

Proje, sayının değil niteliğin esas alındığı bir anlayışla şekillendi. Her bir yapı, kendi sınırları içinde bağımsız; komşuluğu zarif bir mesafeyle tanımlayan, doğayla iç içe ve gündelik ritme duyarlı bir düzende yerleştirildi.

Mimari anlayış, dikkat çekmeye çalışan yüzeylerden değil, farkını detaylarda gösteren bir sadelikten beslendi. Işıkla, yönle, zeminle kurulan ilişkiler, bu alanları yalnızca yaşanacak değil, yerleşilecek mekânlara dönüştürdü.

Çakmaklı, artık yalnızca gelişmekte olan bir bölge değil. Altyapısı oturmuş, erişimi kolay, sosyal olanakları giderek çeşitlenen bir zemin sunuyor. Bu proje ise, bu sağlam zemin üzerinde, fazlasına ihtiyaç duymayanlar için özel bir yaşam biçimi öneriyor: çoğulluk içinde seçilmiş bir sessizlik, dengeli bir varlık.